Yanlış okumadınız.
Adanalı bir gazeteci olarak Osmaniye’nin Büyükşehir olmasını Tarsus’un da İl olmasını destekliyorum!
Niye desteklemeyeyim ki!
Selçuklular döneminde ilk kez bölgeye gelen Türklerin, Osmaniye’yi köy olarak yerleşime açmasını da desteklemiştim!
“Bayram değil, Seyran Değil Eniştem Beni Niye Öptü” dercesine durup dururken 1996’da Bahçe, Düziçi ve Kadirlinin eklenmesiyle Osmaniye’nin il olması için de destek verdim!
Haaa, İl olurken diğer komşuları Gaziantep, Kahramanmaraş ve Hatay’ın Osmaniye’ye birkaç ilçecik verip destek olmamasına kıl oldum, hatta not ettim. Çok ayıp ettiler. Zira Osmaniye İl olmayı hakediyordu!
Osmaniye’nin il olmasını desteklediğim gibi, şimdi de Büyükşehir olmasını destekliyorum! O nedenle, talep edildiği öne sürülen Ceyhan ve Yumurtalık ilçelerinin Osmaniye’ye bağlanmasını bu kez “canı gönülden” destekliyorum. "Bak yine Gaziantep, Kahramanmaraş ve Hatay, komşu il Osmaniye'ye destek vermiyor. Çok Ayıp"
Biz. Yani Adana Versin!
Verelim kurtulalım yani!
Eeee
Şimdi Osmaniye’nin önce il, sonra da Büyükşehir olması için destek vermişken, Tarsus’un il olması için destek vermezsek çok ayıp ederiz!
O nedenle benden yana destek tam!
Şimdi Osmaniye’ye Ceyhan ve Yumurtalık’ı verdik, eee “Ne verelim Kardeşime?”!
Aha buldum!
Hem de bir taşla iki kuş vuracak bir çözüm! Tarsus hem il hem de büyükşehir olacak!
Seyhan ve Karataş’ı verelim!
Fiziki olarak da yakın. Şahane olur valla!
Hem Uzun yıllar Mersin’in Adana sınırı, Turizm Teşvik Bölgesinin de sınırıydı. Tarsus Mersin’e bağlı ve sahili de olduğuna göre, Tarsus’un il olmasıyla kazanılmış hakkın geri alınması söz konusu olamaz. Eee biz de biraz akılcı davranmalıyız. Karataş’ı turizm teşvik bölgesi olarak ilan ettiremiyorsak, o zaman ettirilmişi var! Tarsus Sahili Turizm Teşvik Bölgesi içerisinde. Karataş Tarsus’a bağlanırsa o da otomatik olarak Turizm Teşvik Bölgesinde yer almış olur.
Sonra Karataş Kalkınır, uçar, kaçar!
Seyhan’ı da nüfus yoğunlu için veririz artık. Gerçi Seyhan’ın bazı bölümleri verilse bazı bölümleri verilmese de olur. Yani lazım olan nüfus kadar alınır gerisi Adana’da kalır.
Oh çözüm baya kolay oldu.
Şimdi sakın “Ya Adana’nın sahili kalmadı, Adanalı nereye gidecek demeyin!” Karataş aynı yerde duruyor. Seyhan aynı yerinde duruyor.
Giden Yine Gider
Kalan zaten Kalır!
***
Şimdi diyeceksiniz ki, “O kadar yazdın ettin, kafayı mı yedin?
Hayırdır?”
Yok, asla kafa bulmak değil amacım.
Yaptığım sadece, size hoş görünmek için duymak istediklerinizi yazmak yerine olabilecekleri net bir şekilde size göstermek.
Adana, 20 yıl içinde ekonomik, sosyolojik ve demografik olarak olağanüstü gerileme yaşadı.
Ama her zaman “Adana gelişiyor büyüyor” dendi.
Halbuki yakın geçmişte;
· Osmaniye’nin Adana’dan alınarak İl olmasına karşı durulamadığı gibi
· Adana Havalimanını pasifize edecek Çukurova Bölgesel Havalimanının sadece 25 KM ileride yapılmasına engel olamadığımız gibi.
· Mersin’de Çukurova Bölgesel Havalimanının yanına yapılacak Uluslararası Fuar alanının Adana Fuar alanını baltalayacak olması nedeniyle başka yere yapılması için mücadele edemediğimiz gibi
· Ürün odaklı değil il bazlı teşvik nedeniyle Adana’daki firmaların Teşvik alan illere işletmelerini taşımasını önleyemediğimiz gibi
· Önemli kamu kurum ve kuruluşlarının merkezlerinin başka kentlere gitmesini önleyemediğimiz gibi
· “Demokrasi” diyerek Adana’nın seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak’a sahip çıkamadığımız gibi
Bu taleplere de karşı duramayacağımızı öngörebilmek zor değil.
Çünkü; Adana medyasının sayısı çok, ama gücü az, siyasetçileri, Kent için yan yana bile gelemiyor, iş insanları endişeli.
Bugün Osmaniye veya Tarsus'un bu tür talepleri karşılık bulursa şaşırmayın.
“Adana” aynı yerinde duruyor. Ama Adanalı kentin değerlerine, kentlilik bilinciyle sahip çıkmıyorsa sorun çok ciddi demektir.
Bu bilinci kazanmak için ilk önce kentlilik bilincinin gelişmesi ve sahiplenilmesi gerekiyor.
Adana ve Osmaniye toprakları üzerinde çok sayıda Bizans Kralı, Ermeni hükümdarları ve savaşçılar at bindi. Çiçero bile bölgenin tarihinde yer etti.
İnanın hiçbiri bu kadar kolay toprak alıp vermedi.
Artık; Adana’nın “En zayıf Halka” durumu sona ermeli.
Yoksa Adana kebabından sonra “Kuşbaşı”nı da tesciller, “Kuşbaşı-Kebap Yemesi Sevap” diye nara atmaya başlarız...