Al renkli zemin üzerinde beyaz hilâl ve yıldız ile oluşmuş bayrak ilk olarak 1844 yılında Abdülmecit dönemindeki Tanzimat sürecinde kabul edilmişti.

Aradan geçen 178 yılda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet ile taçlandırdığı Kurtuluş savaşı dâhil çok savaş yaşandı.

Yıkımlar ve Zaferler yaşandı.

Bayrağımız hep birleştirdi, bizleri yeniden ayağa kaldırdı.

1844’ten bugüne Bayrağımız aslından hiç kopmadı. Atatürk döneminde 29 Mayıs 1936'da 2994 Sayılı Türk Bayrağı Kanunu ile resmi bayrak olarak kanunlaştı, ölçütleri netleştirildi.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Osmanlı’dan kalan Gayrimüslim, Müslüman, Ermeni Topluluklar gibi söylem ve dini veya mezhepsel ayrıştırıcı nitelikleri kaldırarak “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı” çatısı altında buluşturduğu halkın sahiplendiği, bütünleştiği bir birleştirici güç oldu “Bayrak”

***

Bugün bakıyoruz, nasıl olduğu açık olan bir görüntü de Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın “Bayrağı Yere Attığı” iddiası var.

Herkesin açık seçik şekilde gördüğü, aklı başında kimsenin inanmadığı Bayrak meselesinde, aslında ne yapılmak istendiği gözden kaçırılıyor bu tartışmada.

Anlamanıza yardımcı olabilmek için anlatmaya çalışayım.

İletişim üzerine bilim insanları deney yapmaktadır. Deney şöyle:

Üstü cam olan bir kutu içerisine 100 Volt ışık saçan beyaz bir ampul konulur. Beyaz ışığın dışarıya çıktığı cam bölüme önce gri renkli kâğıt yerleştirilir.

Yansıyan ışık Beyaz’dan griye döner

Bu kez, gri Kâğıdın üzerine kırmızı renkli kâğıt konulur

Kutu içerisindeki ampulün yaydığı beyaz ışık, griden turuncuya döner

Son olarak Kırmızının üstüne Siyah renkli kâğıt konulur.

Turuncu renk bu kez gece mavisi- laciverte dönüşür. (Renklerin tonlarına göre oluşan renk değişebilir)

Sonuç: 3 adımda beyaz olarak yansıtılan ışık, önce griye, sonra turuncuya en son gece mavisine döner.

Artık beyazdan eser kalmamıştır.

Sadece 3 adımda beyaz unutturulur, yerine herkes gece mavisi-lacivert aralığındaki rengi görür. Artık kimse o lacivert ışık huzmesinin daha önce beyaz olduğunu hatırlamaz.

Bilimsel bir deneyin sonucudur.

Yıllardır İletişim tekniği olarak kullanılır.

Temel mantık, unutturmak istenen olay, olgu, düşünce veya durumun yerine, yeni bir olay, olgu, düşünce veya durumu koymaktır.

*Kurtuluş Destanı yerine 15 Temmuz Destanı

*Cem Uzan, Aydın Doğan, Dinç Bilgin Medyası yerine Yıldırım Demirören, Orhan Cemal Kalyoncu medyası

*Eskiyi hatırlatıp yeniyi söylemek gibi…

Bayrak meselesi de aynı iletişim tekniği ile ele alınması gerekir.

Başkan Zeydan Karalar’ın “Bayrağı Yere Attığı” iddiasını ortaya atan çevreler aslında;

Süleyman Şah Türbesindeki Türk Bayrağının indirilmesi

Okul ve Resmi Kurumlarda “TC” ibaresinin kaldırılması

Okullardaki “Ne Mutlu Türküm Diyene” söylemini barındıran andın kaldırılmasının yerine “Bayrağı Yere Attı” algısı üzerinden eskiyi unutturup yerine yeni söylemi koyma amacındadır.

Bu siyasi bir söylemdir ve bilimsel karşılığı vardır.

“Bayrak Yere Atıldı” söyleminin büyütülmesinin nedeni de budur.

Kaldı ki, Türkiye’de aklı başında hiç kimse Türk Bayrağını yere atmaz.

Bu bilgiler ışığında net olarak 2 tespit yapabiliriz.

1 - Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar Bayrağı yere atmadı.

2 - Bunu öne süren çevreler de (Beğenir veya beğenmezsiniz) siyasetin gereğini yaptı.

İki tespiti de kabul edersek geriye sadece tek bir sıkıntı kalıyor.

Bayrak üzerinde Siyaset hoş kaçmadı.

Çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı’dan kalma ayrıştırıcı söylem ve nitelikleri tek tek kaldırarak yerine koyduğu “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı”nın teminatı olarak bizlere emanet ettiği Bayrak Ülkemizin Birleştirici Gücüdür.