Mevcut iktidar, her seferinde 12 Eylül Anayasası'ndan yakınmayı sürdürüyor.

Sanki kendisi 12 Eylül'ün ürünü değilmiş gibi...

Başbakan da ağzında bir 12 Eylül sakızı, çiğneyip duruyor...

Şimdilerde 12 Eylül'e karşı olmak bir sihirli anahtar gibi...

Geçmişte el pençe divan durdukları Cuntaya bugün küfrediyorlar...

Dün methiyeler düzdükleri Evren ve yandaşlarını, bugün yargılama hayaliyle insanları avutuyorlar…

Dün 12 Eylül ağzıyla bu ülkenin düşünenlerine, emekçilerine sövenler, bugün 12 Eylül mağdurları için sahte gözyaşı döküyor…

Dün bu toplumun en dinamik unsurlarının katledilmesinden mutluluk duyanlar, bugün o insanlar için övgü dolu sözler söylüyor…

Vay uyanıklar vay, sahi siz dün neredeydiniz?...

Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye...

***

Türk halklarının üzerinden silindir gibi geçen 12 Eylül Askeri Faşist Cuntası, bu ülkenin en genç fidanlarını hoyratça ezdi. Züccaciye dükkanına girmiş fil gibi davrandı.

Darağaçları kurdu, 50 genci ipe çekti.

İşkencehanelerde zulüm etti. onlarcasını işkenceyle öldürüp, yüzlercesini sakat bıraktı.

Çatışma var denilerek, dağ başlarında insanları kurşuna dizdi...

Onbinlerce insanı hapishanelere doldurdu, orada işkence etmeye devam etti.

Türkiye'yi 3 nesil geriye götürdü.

12 Eylül'de yaşları 17'den 50'ye kadar olan onbinlerce insan, 12 Eylül zulmüne uğradı.

12 Eylül'de ilköğretim, lise ve üniversite çağında olanlar yeniden yapılandırıldı(!)

Yani 12 Eylül öncesi kuşak sindirildi, 12 Eylül sonrası yeni bir kuşak yaratıldı.

Bu ülkemiz açısından en azından 3 nesil kaybı demektir...

***

12 Eylül'de referandum zaferi kazanan (!) iktidar ve yandaşları heveslerini alamamış olacaklar ki; yeni bir anayasa sakızını çiğnemeye başladılar.

Son günlerde siyasi partilerde aynı laf: Yeni bir anayasa...

Hemen mi olsun.... 2011 seçimlerinden sonra mı?

Sağcısından solcusuna, liberalinden dincisine, demokratından sosyal demokratına kadar herkes Başbakanın ağzına bakıyor. Sanki karganın ağzındaki peynire sulanan tilki misali, peynirin düşmesini bekliyorlar.... Pardon yeni anayasayı...

AKP yeni anayasa kozunu kullanarak 2011 seçimlerinden zaferle çıkma kurnazlığında, muhalefet ise bu kurnazlığı sezdiği için "önce anayasa, sonra seçim" diyor.

Bu arada referandum çalışmaları sırasında, “yetmez ama EVET” diyenler, yeni anayasa lafını duyar duymaz, halkı bu oyunun bir parçası haline getirmenin planlarını yapmaya başladı…

Sazan solcular sizi…

Atılan her yemi kapmaya ne kadar da hazırsınız…

Hitler Almanya’sının papazının yaşadığı çaresizlik size bir şeyler hatırlatmıyor galiba…

****

Kime anayasa?

Halka mı yoksa ayrıcalıklı bir sınıfa mı?

Peki bu anayasada siyasi partiler yasasını değiştirecek, seçimlerde barajı yeniden ayarlayacak, dokunulmazlıkları kürsü dokunulmazlığıyla sınırlandıracak, dokunulmazlıkların sadece vekillerle mi yoksa tüm asker ve memurlarla mı genişletileceği yönünde hükümler yeralacak mı?

Bu yeni anayasa halka ne getirecek?

Halk için ne gibi bir değişiklik öngörülüyor?

Hak ve özgürlüklerin sınırları genişleyecek mi?

Köhnemiş düzen, çağdaş bir yapıya kavuşacak mı?

Memurun muhakemat yasası gibi ucube yasalar, anayasa ile yeni ve çağdaş bir anlayışa kavuşacak mı?

Grev anayasal bir hak olarak değerlendirilip, yasalar bu hak doğrultusunda yeniden yazılacak mı?

Demokrasi tüm kurul ve kurallarıyla hayata geçecek mi?

Bu ve benzeri sorular yeni anayasada cevabını bulacak mı?

***

Hiçbir sivil toplum örgütü ve siyasi parti, yeni anayasadan ne beklediğini bir program çerçevesinde ortaya koymuyor...

Sadece laf üretiyor.  Hiç kimse ortaya çıkıp yeni anayasanın toplumun beklentilerini karşılayıp karşılamayacağını sormuyor...

Konsensüs arayışlarıyla, tüm partilerin katılımıyla ortak bir anayasa lafını ağızlarından düşürmüyorlar.

Yani temsil ettikleri sınıfların çıkarlarını içeren anayasa...

İçinde halkın olmadığı, halkın beklentilerini karşılamayan bir anayasa.

Hak ve özgürlüklerin yeralmadığı bir anayasa istiyorlar.

Her on yılda bir yaşanan kapitalizmin devrevi buhranlarının faturasını çalışanlara ödetecek bir düzenin kitabını yazmaya çalışıyorlar.

Uluslararası çalışma örgütlerinin normlarını gözetmeyen bir anayasa arzuluyorlar...

Toplumun 1 yılda ürettiği gayrisafi milli hasılayı paylaşan nüfusun yüzde 10'una anayasa yaparken, açlık ve sefalet sınırındaki milyonlara bir lokma ekmek için anayasa yapıyorlar...

Hak ve özgürlük taleplerine kulak tıkayan, en ufak bir hak arayışını şiddetle bastıran, eleştiriye tahammülü olmayan iktidar, toplumun en dinamik kesimlerini susturarak, baskı ve tahakküm kurarak, özgür basını sindirerek, 12 Eylül'ün üzerine şal örtmüş, suni gündem maddeleriyle toplumsal ayrışmayı körüklemiş, millicilikten uzak dini motiflerle bezeli yeni bir düzen hayali içerisinde anayasa yapmaya çalışıyor...

İşte yeni bir anayasa derken yapılmak istenen de bu...

Herkesin hesabı kendine…

Halka değil, bir avuç azınlık zümreye anayasa…